Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ

Kantar Karakolu

Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ

Yazı yazabilmek çok ayrı bir olaydır. Yazarlık, edebiyat öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği ya da eğitim okullarında akademisyen olmakla ilgilisi yoktur. Bu mesleklerde çalışan yüzlerce kişinin bir öyküsü, bir şiiri, bir deneme yazısı dahi bulunmaz. Bu yüzden, hem öğretmen olan, hem de yazabilen insanları her yönden meslektaşlarından çok farklı gördüğümü buradan söylemek isterim.

Mümtaz Tiftik, bir eğitimci ve öğretmenliğin yanı sıra kendini yetiştirip yaşadığı dönemin bir tanığı olarak yaşadıklarını yazıya dökebilmesi, yukarda sözünü ettiğim ayrıntının içinde değerlendirmek gerekir. Yaşamın bir döneminde yaşadıklarını, kendi içinde yaşayıp, sadece kendisiyle hesaplaşmasını bırakıp, bunları gelecek kuşaklara aktarma çabası iyi-kötü anlamından değil, toplumsal olarak belli kesimlerin geleceği nasıl yönlendirdiğini anlatmak istemesinden kaynaklanmış olarak hissettim. Siyasi iradenin ülkeleri nasıl değiştirdiğini, olumsuz ve yıkım günlerinde tüm toplum insanlarının nasıl etkilendiğini gözler önüne serebilmesinin üstün başarısını yazdığı bu kitapla göstermiştir. Yaşanmış hayat öykülerini okurken, sanki bir roman okuyormuş gibi değil de, karşımda karşılıklı sohbet ediyormuşuz gibi samimi bir hava yaratmada oldukça başarılı bir çalışmayı ortaya koymuş.

Kantar Karakolu

Kantar Karakolu, 12 Eylül döneminde yaşananları anlatıyor. Güncel yaşadıklarını bir fotoğraf gibi gözler önüne koyabilmesi, akıcı anlatımı sade dili ile birleşince, kitaba başladığınız andan itibaren bitirmeden bırakmak istemiyorsunuz.

Dış kapak yazısında şunları yazıyor yazar: “Ülkemiz, 12 Eylül sabahında şiddetli bir depremle uyandı. Her şey ama her şey alt üst oldu. Kimileri yaralandı, kimileri öldü, kimileri sakat kaldı. Aklını ziyan etti kimileri, bazıları işini, gücünü yitirdi. Nice yuvalar yıkıldı, nice ocaklar söndü. Nice aşklar yarım kaldı.

“Eve birkaç nefes yolum kalmıştı. Jandarmanın biri silahını bana doğrultarak, “Dur eller yukarı,” dedi. Gülmek mi ağlamak mı lazım geldiğine bir türlü karar veremedim. Bir elimde pazar filesini diğer elimle de yoğurt bakracını tutuyordum. “Ellerimi kaldıramam asker ağa” dedim. Şaşırdı. Emrini aynı usulle yineledi. “Görmüyor musun elimdekileri”, dedim. “Nasıl ellerimi yukarı kaldırabilirim?” Bozulduğunu hissettim. “Tamam” dedi. “Ellerinizdekileri yere bırakın da….”

“Kantar Karakolu darbe günlerinde küçük bir taşra kasabasında yaşamların tutanağıdır. Her bir sözcüğü, her bir satırı, her bir sayfası doğrudur, gerçektir”, diye yazdıklarının birebir yaşamından birer kesit olduğunu yazarın kendisi söylüyor.

Ben eminim ki, yazar Mümtaz Tiftik Hocam, ne zaman bu kitabını görse, eline alsa, o yaşadığı yılların anıları gözlerinin önünden bir film şeride gibi geçiyordur. İyi ki yazmış, yazabilmiş ve bunu başarmış. Yoksa içinde kalan binlerce özlem, binlerce acı, ruhunu ve bedenini hasta edebilirdi. O, yaşadığı tüm acı ve hüzün yüklü olayların içinde, kendi iç dünyasına kapanıp acılarını yüreğinde çoğaltıp yaşama küsmeyi değil, yaşadıklarını birebir anlatıp başta kendi çevresiyle paylaşmış ve sonunda kitabıyla tüm insanlara yüreğini açabilme cesaretini göstermiştir. Bu anlamda, o dolu dolu yaşanmış bir hayatı her şeyiyle hissetmiş ve okuyanlara hissettirebilmiş birisi olmuş. O acı, o yalnızlık, o buruk ve karanlık gecelerini kendi elleriyle sorgu odalarından gün ışığına çıkarabilmiştir. Bu ancak, güçlü, yüreği güzel insanların, paylaşımcı insanların, insan sevgisi bilen ve sevgiyi yaşayabilen insanların başarabileceği bir eylemdir.

Ayrıca Mümtaz Hocanın şöyle bir tarafı da vardır; nereye giderseniz gidin önce sizi tanıştırır, sizi över, yüceltir, hakkınızda karşı tarafa bilgi verir, orada sizin öne çıkmanız için çaba gösterir. Bu davranış genelde çok insanda görülmez, insanlar genelde kendilerini öne çıkarmayı severler. Bunu yapabilen insanların psikoloji özelliği ise, kendi içinde çocuk kalan sevgiyle tanışmış, kendini bulmuş, kendini keşfetmiş, kendi savaşını kendisiyle bitirmiş, kendini olduğu gibi kabul etmiş ve kendi değerini kendi içinde bulmuş insanların yapabileceği erdemli bir davranıştır. Bu anlamda güzel bir insandır Mümtaz Tiftik…

Yüreğiniz hep sevgiyle kalsın.

O gün ellerinizdekileri yere bırakmanız istenmiş…

Bugün ise gördüm ki, yüreğinizin sevgisini uçurtmalara yüklemişsiniz…

Mutlu, sağlıklı yarın diliyorum.

İmzanız bol olsun…

Haziran 2023 Kastamonu

Yazar: MÜMTAZ TİFTİK

Eser adı: KANTAR KARAKOLU

Tura Yayınları, 2018

ISBN- 978-605-292-018-3

Yorumlar 3
Emin EĞRİ 17 Şubat 2025 19:36

Mümtaz hocamızın güzel ve insanı kendi çekim alanında tutan, Kantar Karakolu ve Sürgün gelin kitabını zevkle okudum. Tam Anadolu'ya has Yaşamın gerçeklerini anlatıyor. Orhan Kemal, Fakir Baykurt'un Kastamonu versiyonu diyebilirim.

Numan Karanlıķ 17 Şubat 2025 19:19

Mümtaz Tiftik hocamız, yoğun emekleri sonucu ürettiği bir eserdir Kantar Karakolu. O dönemin sıkıntısını baskılarını haksızlıklarını yaşamış, özellikle Kastamonulu öğretmenlerimizle birebir görüşerek, araştırarak, notlar alarak yaratmıştır eserini. Görüştüğü öğretmenlerimizden önemli kısmı hayatta değil artık. Mümtaz hocamız yaşanmış acıların unutulmasını önlemiştir eseri ile. Teşekkürler üstadım.

Veda Beşgül 17 Şubat 2025 17:46

Mümtaz TİFTİK yazarımızın kitaplarını bende okudum. Sizinle aynı fikirdeyim. Dilinin sadeliği ve anlatmak istediklerini bir fotoğraf gibi okuyucuya vermesi çok değerliydi. Naçizane; yöremizin ben kitabını okuyana kadar haberdar olmadığım bir geleneğini aktardığı “SÜRGÜN GELİN” isimli romanında iletmek istediği gerçekleri ve duyguları okura tam olarak geçirmesi beni çok etkiledi. Okurunun çok olacağı kesin. Kalemi hiç durmasın dilerim.????

Yazarın Diğer Yazıları